4 Eylül 2008 Perşembe

çizik ve kirlilik mevcuttur

dün bilgisayarımı şarjındaki bozukluktan ötürü servise gönderdim. Servisten sevk ederken durumu ile ilgili mail atmışlar bana da. Şöyle ki;

Durum: Herhangi bir darbesi yoktur.Üzerinde cizik ve kirlilik mevcuttur.

Tamam çok temiz diildi de yani durumuna pis,kirli yazacak kadar da bi durum yoktu açıkçası, çok alındım. Neyse temizlesinler madem. Gerçi kenarında küçücük açık kırmızı yemeğimsi bi leke vardı o biraz irenç olabilir. Artık salça mıdır, ketçap mıdır çıkaramamıştım ben de.

4 Ağustos 2008 Pazartesi

radikal bir karar

artık odamı istila eden cincik biblolarımı temizleyeceğim. 
Zaten yeterince dağınığım.pisim.iğrencim. erkek çocuğu gibiyim hatta.



28 Temmuz 2008 Pazartesi

11 Temmuz 2008 Cuma

matkap lazım

demin bi göz attım yapılacaklar listeme de; ağlaya zırlaya aldırdığım panoyu aylardır duvarıma asamadım. Matkap lazımmış. Yakında ağlaya zırlaya matkap aldırıcam. Sonra da ağlaya zırlaya bir usta getirtirim. neden ağlayıp zırladığımı ben de bilmiyorum, geliyolar arada heralde

blogunu bile kardeşine yazdırmak isteyen kız

Ben kendi kendimi yazamıyorum anladım. daha önce de biliyodum ama daha çok anladım. mesela demin insanların saygı duydukları ya da saygı duyar gibi yaptıkları ya da dangoloz gibi davrandıkları insanları nasıl seçtikleri ile ilgili bi şeyler zırvalamak istedim ama yapamadım. O yüzden benimle ilgili, ilgili olabilecek, anıydı oydu buydu her şeyi kardeşime yazıdırıcam onun blogunda. Bu fikir geçen gün kusmuk hikayelerimden bahsederken geldi aklıma. Bakalım Cancıım ne diycek.
Geçen gün bana köpek benzetmesi yapmıştı kendisi. Yediriyomuş, gezdiriyomuş, oynuyomuş bi tasmam eksikmiş.

11 Mayıs 2008 Pazar

yok

Çok da istemezdi zaten çok sevilmeyi. Çok sevilmeyi isteyecek kadar yakın hissetmezdi kimseye. Önce neden yaptığını bilmeden bir kalıp içinde bulurdu kendini. Nazik olmaya çalıştıkça aptal gibi hissederdi. Ama başka türlüsünü de yapamazdı. Kalıplardan rahatsız olduğu kadar kendini onların içine koyardı. Sonra yabancılığından kurtulmak için çabalar dururdu. İnsanlar ona mesafeli dursundu ama onu gördüklerinde unutulmuş güzel bi anın tekrar canlanması gibi güven ve mutluluk hissetsinler isterdi. Arkasında kötü bir an bırakmak istemezdi. Söylemek istedikleri bu yüzden çok zordu onun için. Söyleyince yalana dönüşürdü zaten, söylemezse gerçekliği artardı ama bu gerçeği yalnız o bilirdi. Kendi filminde bir tek o vardı ve mecburen başroldü, başkalarının filmlerine de  girmezdi diğerleri gibi..

18 Nisan 2008 Cuma

haha

Nelson: Haha i touched your heart